Akıtmaromanda Bugün Aslında Dündü-r-*

 

13 Aralık 2021

9 Cemaziyelevvel 1443

30 Teşrin-i Sanî 1437

(1436 da olabilir emin değilim.)


Mutfaktayken, yürürken, süpürgeyi, arabayı sürerken (süpürge sürmek, araba sürmek?! Bunlar nasıl ifadeler -buraya kesme işareti koymaya da hiç elim varmıyor ama- Behiye’m. Bilmem geldi öyle yekten, ben de yazdım Hünkâr’ım -koymasam mı- olmadı mı. Sanki.) kitap dinlemeyi seviyorum. Kopmuyorum hayır. Kulaklıkla dinliyorum ekseri. Şimdilik düzleminde kalmaya, işe ya da düşüncelere dalıp başka boyutlara gitmemeye bulduğum çözüm. Bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkmaması için ikisini de tıkamak.

Kaç Benliğim Vardır Benden İçeri



Bir pazar akşamüstüsü Beykoz civarında İstanbul 

Facebook’un yeni çıktığı zamanlar. Yazı mecram defterlerimden ekrana taşınmış. Hünkâr’la oradan buradan Kavuklu Pişekar misali ya da Karagöz Hacivat -Watson Sherlock da olur- atışıyoruz; diziler, gündem artık o günün nasibinde ne varsa. Eğlenirken düşünüyoruz. İlişkiler, insanlar, toplumsal hayat, siyaset…

Akıtmaromanda Bugün bi'de Dün



Sayısını unutacağım kadar çok, uzun diyeeceğim kadar az zamandır bir bulutun içinde yaşıyor-d-um.
Hayatım daha doğrusu işler, yapılacaklar, yaşanacaklar ütü masasının üzerinde bekleyen, makineden çıktıkça üst üste yığılmış çamaşırlar gibi. O gün hangisi lazımsa çekiyorum içlerinden onu hallediyor bir yandan da yıkayıp üst üste yığmaya devam ediyorum. (Çalıştığım (Bilfiil her sabah bir servise binip iki saat gidilen yol neticesi ulaşılması mı gerek çalışma payesi için. Basbayağı çalıştım oysaki sonrasında da.) yıllarda-nneevimodamda-ki masam gibi. Ama şimdi bırakalım bu masayı bir kenara hiç sırası değil oralara girmenin Behiye. Peki Hünkârım.)