İçinden Gerçek Geçen Gerçek İnsanın Hayalhanesi


Kim demiş ki derin hisler, uzun yıllarla olur...
Bazı insanlar vardır hani, çok yenidir hayatınıza girmişlikleri ya, sanki yıllardır birlikteymişsiniz, hayatınızın her miladında –insan bir kere doğmaz; zira her ruh yangını vesiledir yine yeniden doğmalara küllerimizden- yanınızdaymış hissi verirler. İlk aşık olduğunuzda, mezuniyetinizde, terfinizde, ilk terk edildiğinizde, evlenme teklifi aldığınızda... Uzar da uzar liste, velhasıl; diplerinizde, zirvelerinizde hep paylaşmıştır sizinle sofranızdaki duyguyu, o duygu her ne ise.
Gökkuşağının bana güzel şeyler söylediği, son miladım olduğunu düşündüğüm Eylülün yirmi üçüydü, beni yazdığım duygulara gark eden Yeşim’i tanıdığım gün. Bir kitap okudum hayatım değişti diyemeyeceksem de okuduğum ve beni geliştiren kitaplardan örülü yolun götürdüğü –tabii Silvia’nın araştırma ve telkini ile -Yazı Evi’nin sahibi, her şeyi Yeşim. Benim için artık içiçe geçmiş, birbirinin mütemmim cüzü iki kavram, iki gerçek. Yazı Evi -Yeşim, Yeşim -Yazı Evi...

Önceleri, Yazı Evi’ne gitmezden, Yeşim’i tanımazdan önceleri yani, yazarlığın öyle atölyelerde, kurslarda falan öğrenilecek bir şey olmadığını düşünürdüm. Büyülü bir şeydi yazmak ve de yetenek işiydi, çok az kişiye bahşolmuş önemli bir yetenek. Herkesin harcı değildi yani. Hem kursla nasıl yazmaz yürekler yazar olurdu ki...

Yazıya Giriş dersleriyle yol almaya başladıktan, Yeşim’i bildikten, içinden gerçek geçen bu gerçek insanın işini çok iyi yaptığını, ehil olduğunu anladıktan sonraysa bambaşkaydı fikrim ve dahi zikrim. Elbette ki bir nüve lazımdı yazmaya, elbette ki titremesi lazımdı yüreğin yaprağa, kuşa, buluta, neticede yazmak yürek işiydi. Ama iş sadece bu titremelerle bitmiyordu, onları duyguya, kelimeye dökmek ve vücuda getirmek için bir sihirli nefes lazımdı “hadi, evet, işte buradan git, şu kapıyı arala, çukur var üzerinden atla...” diyen... Bir kuş gibi mesela; haizdir aktif uçma yeteneğine, haizdir doğuştan kuş ama şartları olgunlaştıracak faktörler de elzemdir uçabilmesi için.

Yazmak ya da uçmak, aynı şey değil mi...  Bir işveren lazımdı ilham perilerime yani...  Yazı Falcısı Yeşim de bu iş için biçilmiş kaftan. ”Önce kendi hikayenin kahramanı ol “diyen,  “kendini yaz, yazarak en kabuk bağlamaz sandığın, seni kan kaybından gayblara karıştıran yaralara bile iyi gelir yazı”diyen Yeşim-Yazı Evi-Yazı bana pek bir iyi geldi.

Ve gördüm, anladım ki; yürek yazdıkça sağalır, sağaldıkça ustalaşırdı. Yeter ki, yol göstereniniz işinin ehli olsun, bilsin yürek dilini.

Bedelini ön ödemeli olarak dört onlu yaşlarımdan önce ödediğim ve şimdi kapıma teslim edilen güzel günler, güzel anlar, güzel insanlar, kazanımlar arasında önemli bir sırada yer alıyor Yeşim-Yazı Evi artık. Hayatın en önemli yaşı olduğunu düşündüğüm kırk yaşımın en güzel hediyelerinden...

Yazma serüvenime bambaşka pencereler açtı, öyle güzel şeyler öğretti ki bana yazmaya,  hayata, kabullere dair. Ve biliyorum daha çok şey var ondan öğreneceğim.

İleride bir kitabım olur mu, imza günlerim olur mu benim bilmem, (ister miyim, elbette;  bu hayali bile O’na borçluyum) bildiğimse, yazıyorum yaram sağalıyor.

Ve haykırıyorum tüm azalarımla:

Yaz ki, yaran sağala...




3 yorum:

  1. Ay yine gözlerim doldu okurken. Çok teşekkür ederiz ben ve Yazı Evi kapımızdan girdiğin için, seni getiren için, masamızda yer alıp, hikayelerinle bize soyunduğun için. İyi ki geldin. İmza günü kitap kuyruğunda şimdiden yerimi ayırttım.

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim öğrettiklerin ve öğreteceklerin için... Evet, iyi ki geldim, iyi ki getirildim... Yazı Evi'ni çok seviyorum.İyi ki Yazı Evi var, iyi ki Sen varsın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğine kalemine sağlık. " Bu kitabın yazarı Benim Arkadaşım" diyeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum. Ayrıca Muhteşem İnsan Sevgili Yeşim için hissetiklerine yürekten katılıyorum....

      Sil