Kopuk/Gayret/Şiir


Fotoğrafım, AğaçlarNeGüzelsiniz Bakışlı Gözlerden Gelen
-Alkım ve Berna'nın Ortaköy Gezisinden- Hatıra
27 Kasım 2024 Cuma

 2 Şubat 2025

3 Şaban 1446

20 Kanunusani 1440 

Pazar, 05.50 suları

 

Düne bir şey yazamadım. Nicedir oluyor bu. Bazen günün tefeülünü okuyor, ilgili kitabın arasına izlek bırakıyorum ki o güne dair nasibimi sonra yazarım sana -kareli A4’ten hallice belki küçük belki A4 ederince sen karelisen- diye ama kalıyor öylece orada o izlekler. Allahtan NBDY ve haftalık yönergeli yazma temrinimiz var da görev telakki edip her salı oraya yazı koymaya çalışıyorum. Mesai saatleri içinde karalıyorum bir şeyler. Yani o kadar da haksızlık etme kendine. Yazıyorsun üç beş bir şeyler. Düzenli yaptıkların var hayatında. Yok yav ne haksızlığı öyle acı bir yerden söylemedim ki. Nasip olmuyor öncelikler değişiyor yazamıyorum ne yapayım. Kalem iyisin hoşsun da yazarken yazarken niye bir anda yazmaz oluyorsun. İçin görünüyor, mürekkebin var, ee bir önceki kelimeyi yazan da sen. Derdin ne. Tükenmişlik mi tatmak istiyorsun bir iki kelimeliğine. Hayır tükenmemişken neden bunu yapmak istiyorsun anlamıyorum. Bak ben bu satırları yazarken alttan bastırıyor düşünceler; Watsın’dan alacağını unutma, Çibo’yu da, dersini yap, sözlerini unutma, tutun diye bu kadar uğraşırken Yaradan, sen ne yapıyorsun... Kızgın demiyor artık benim canım zihnim bunları belki benden yılmıştır bilemem. Artık kızgın değil. Kabul etti, mal bu malzeme bu. 

Çaba varsa güzellik var. İyi ki dün, o güzel günü hatırladın. GAYRET. (Knut Hamsun Açlık- Ben toplumunda dışlanmışlık hissi ve çaresizlik.)

Aklıma bir şey geldi, telefona gittim ona bakmaya ve koptum. Kopuk çağın/zamanın  ruhunun kelimesi KOPUK. Bağ yok bağlantı yok bağlılık yok. Bağımlılık çok. Hepimizde. Türlü türlü. Geçen hafta buzdolabım bozuldu. Şaştık kaldık ilkin. At kat komşumuz Mustafa Amca, Rahmetli canımGülümserablamın (niye rahmetli büyük, bilmem giden güzel insan olunca rahmet de büyük olsun istiyorsa insan demek) eşi ve derin dondurucusu olmasa ayvayı yemiştik. Çözüm bulundu mu bulundu evet. Ama bu kadar muhtaçlık -herhangi bir dünyevi şeye- canımı sıkıyor benim. Tek muhtaçlığım Rabbime, canım Allahıma olsun istiyorum. Âmin. Bekle, sabahı kılıp geliyorum. 

***

İnsan böyle bölüntülü yazınca da eee, hiç ben bileyim ben işte öyle... Kahve öttü alayım da geleyim, içerken yazayım. Sen bu yazıyı bitirecen de ben de görecem. Görürsün görürsün nasipte varsa onu da görürsün.

Hani tefeül yapıyorum ya -biliyorum bana da yazdın ya Behiye sabah sayfalarında, bi’ sen dile gelmemiştin ey defter, sen sus bari içimdeki Behiyeler Hünkârlar yetiyor da artıyor zaten- dün iki de şiir ekledim. Bu haftaki yönerge benden. (Evet bu durumlar için kullanılan tetik kelimesini sevmiyorum.) Aylar önce Fatma Hoca ile yazmıştık aynı yönerge ile. Güzel bir alıştırma. Yazacağım yazıya fikir versin zihnimi açsın diye iki kitap iki şehir örüntüsü yapayım dedim. Açtı zihnimi, bugün salıya kalmadan yazayım diyorum. İnşallah. Diyorum bundan sonraki tefeüllerime de ekleyeyim şiir. 

AsrıSaadetten 365 Güne, gün 61, sayfa 157, günlerdir çılgınca aradığım, beni suizanlara salan,  zarf çıktı bu sayfanın arasından iyi mi. Meğer bugünün arasındaymış. Daha sabah bayağı arandım yine bir hayli ve en sonunda boş ver, günü gelince çıkar bir yerden dedim. Ah ya. Demek ki tam bırakınca... Demek ki. Allahım her işimde, her halimde mutlak sensin, idrakini, oluşunu, yaşayışını bana ve tüm iyi insanlara nasip et. Âmin. Bak tümle bütüne bakacaktın unuttun. Evet aslında biliyordum ben bunu. Ama içselleştirmemişsin demek ki bilsen unutmazdın. 

Gelelim 157. sayfaya. 

He geldik dinliyoruz. Oku:

61. Gün, cemaatle kılınan namaz ve imamet, ilk mescit Kuba, ilk Cuma namazı Hicret esnasında orada. Cemaate devam. Görev alma-verme; bunlar hep liyakatle. Denge.

Yazmadın yazmadın coştun Behiş. Evet de ne güzel oluyor bak, di’mi di.

Selçuk Baran ki sana bundan sonra S.B. diyeceğim bilgin olsun. 13 Aralık 952 sf. 230 17 Aralık 952 sf. 230-231, 21 Aralık 952 sf. 231 (Ne çok okudun bugün buradan.)

13 Hayatıma istikamet veremediğim için sıkıntılı ve kederliyim.

17 Allahım kurtar beni. (Sevdim bu cümleyi apostrofsuz yazılmış çünkü.)

17 Yalvarırım başka bir insan olayım, ne olur Allahım? İçimde mütemadi bir huzursuzluk, çırpınma ve hareket ihtiyacı var.

17 Ama yine de sana yüzlerce, binlerce teşekkür ederim Allahım, bana akranlarımdan hiçbirinin sahip olmadığı şeyleri verdin. (Canım SB, bu biraz ayıpçı bir cümle olmamış mı.)

21 Allahım, hiç mi bana acımıyorsun?

3 Ocak 953, sf. 231-232: Hem bu rahatlık ne kadar sürebilir ki?

 

Şiir 1: MCA Bütün Şiirleri sf. 76

Dünya Güzeli

Hadi bir tanem gene söyle

Kim kimin dünya güzeli

Kim kime deli divane

Ne olur gene söyle

Hadi benim dünya güzelim

Hadi canım

Hadi söyle...

 

Şiir 2: A. İ. Ben Sana Mecburum sf. 18

Süleyman

öbür ışıkları getir hadi süleyman

bulvarın ortasında dur bağırma

senin için bir yağmur hazırladım

Hadi ışıkları getir yağdıracağım

 

al bu nisan akşamını benimkini ver

sual sorup durma sevmiyorum

öbür ışıkları getir hadi getir

karanlıktan korkuyorum karnım ağrıyor

 

o kadını da getirsene portakal yiyen

porselen dişli kadını hani pantolon giyen

dur dolmabahçe saatini dinleyeceğim

onikiyi çalsın öyle getir hadi getir

 

deniz fenerinden mi çalarsın işte çal

kibrit mi tutarsın bilmem işte tut

öbür ışıkları getir hadi süleyman

Sana yağmur hazırladım yağdıracağım

 

sen kimsin süleyman bir de bu var

Yine ara verdim, tekleme e’mi kalem. Norberto Müslüman olmuş sanırım. Feysbuk fotoğraflarından çıkarım. Yazasım kaçmış benim. Evde ne çok şey vardı oysa aklımda, kalemin ucunda. Uykum da geldi bir yandan. Yersen o kadar basit karbonhidratı elbette acıkırsın. 

Ay ne acıkması uykum geldi diyorum sana sen ne yazıyorsun. Ayrıca poşe yımırta da yedim. Protein. Pardon. Pardon kelimesinin buradaki kullanımı yanlış. Bir öğretmenimiz anlatmıştı ama tafsilatlı açıklamayı unuttum. Tafsilatlı açıklama denir mi yav tafsilat zaten bir şey hakkındaki etraflı bilgi, uzun açıklamalar, ayrıntılar, demek değil mi. (Bkz. Etimoloji Sözlüğü: Arapça sözcük Arapça fṣl kökünden gelen tafṣīl تفصيل  "bölümlendirme, ayrıntılandırma, ayrıntı" sözcüğünün çoğuludur. Bu sözcük Arapça faṣl فصل  "bölüm" sözcüğünün tefˁîl vezni (II) masdarıdır. Daha fazla bilgi için fasıl maddesine bakınız.) Özür, af dilemek manasına gelse de duymayınca mı deniyordu neydi, unuttum dedim ya. Peki peki kızma. Allahım sana hamdolsun. Ay neyse benim yazasım kaçmış gidiyorum ben. Dizim de ağrıdı zaten. Yok o yoldan değil, yokuş çıkamam şimdi yoruldum.

Oldu.

Şen ve esen kalın.

Demirbank olsaydı emin olun iyi günler dilerdi ama kalmadı.


2 Şubat 2025 Çibo/Bahariye Pazar on ikiyi biraz geçe


Biliyorsun artık sevgili blog, yazıları sana defterdeki haliyle, eksiğiyle/gediğiyle koyuyorum. Nasıl yazıyorsam/yaşıyorsam öyle. Düzeltmesiz, bitimsiz (Yeni sevdiğim kelime, yeri değil ama seviyorum olur olmaz söyleyeyim istiyorum. Bitimsiz.), ortaya çıktığında nasılsa öğle. 

Gittim, kesin. (5 Şubat 2025 ev, kahverengi koltuk-ikili olan)


0 yorum:

Yorum Gönder