Günlük/Şiir/Uzayan/Günler/Hüzün
![]() |
Birpazarsabahımodayayürürken |
2 Şaban 1446
10 Kânunusani1440
Cumartesi, Salon,
Yeşil koltuk, bazen masa üstü...
Kasım:86 Yılın 32. Günü, kalan gün 333
Ama neden bugün gündüzün uzaması 3 dakika! Uzayan günleri sevmiyorum ey defter. Yazı çağırıyorlar çünkü uzayan günler ve mutlak yaz bende hüzün yapıyor.
Su Çürüdü
2
Zamanı yiyip bitirdi karanlık. Gece yoktu. Güneş çoktan kömürleşmiş ve yeryüzü yapışkan bir karanlıkla örtülmüştü. Yabanıl sesler geliyordu derinlerden ve karanlığı ince bir bıçak gibi yırtıyordu. Saklayan kırbaç gibi... Acı duvarını aşan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabuğunu zorluyordu artık. Sesim yoktu. Karanlığın karnında yitirdim sesimi. Kör bir kuyuda unutulan Yusuf’tum belki. Ama durmadan soruyorlardı.
Adımdan gayrısını bilmiyorum. (Ahmet Telli, Su Çürüdü, sf. 70)
ŞİMDİDEN BİR HATIRASIN
Mektup Aşklarıma
Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgâr çanısın, rüzgârın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın
Günler izmarit diplerinde biriksin
O zaman mutlaka bir trenle gelirsin
Köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
istesen suyun tenine bitişirsin
ellerimi bıraktım, artık bunu sana yazsın
İçimde iki yaşlı balık varsa,
İçimde biri pulsuz, iki balık varsa
Biri sensen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfla
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata
Bu kırmızı oyalarla saçlarımda
Beyaz bir tülbent gibi kalırsam
tenimde, süzemediğim tortularla
Gün olur sararırsa sayfalarda
Bıraktım ellerimi, sana bunu yazsın
Şimdiden bir hatırasın
Kırık kalplerle süslü bir sayfaysan
Camsan, saydamsam, beni kırarsan
Simlerimle sevişirim seninle
O süslü sayfaların üzerinde
İçimde iki mutlu yıl varsa,
İçimde biri simli iki kadın varsa
Sen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
sonra postalamak istiyorum
Simli bir yılbaşı kartıyla
Hiçbir mektup artık beni, ikna etmiyor hayata
Şimdiden bir hatırasın
Açmışsa bir sardunya saksıda
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Bıraktım ellerimi, artık sana bunu yazsın
mektuplar postaya takılırsa...
Ey aşk sen
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın. Didem Madak, Grapon Kâğıtları, sf.40
Sırrında siyahın görünür şah.
Sis kuytuluğunda uzayan rah,
nisyana durur.
Mrirac-ı vedud
cem tutuşur
yönelir ruh.
Sözden
dağılır
sineye
güller... Ali Günvar, Ezyan, sf.18
SB Günlükler: 3 Aralık, 9 Aralık (Yazmamış yılı, sf. 429, 430, 431, 432)
Çok okudun bugün buradan Behiye. Evet niye öyle oldu. Bilmem. Canım çektiyse demek.
3 “Yazarken niteliğini bilemediğim bir öç alma rahatlığı içinde buluyorum kendimi. Kimden neyin öcünü aldığımı doğrusu bilemiyorum. Ama doyurması en çok zevk veren bu duyguyu bol bol tadıyorum.
Yazmam gerek. Çelişmelerimden, ayrıntılarımdan kişiliğimi arındırmak, başkaldırışlarımın anlamına varmak, ÖÇ ALMAK Ama, ruhsal sağlığımı korumak için yazmam gerek ama haddimi bilip bunlara şimdilik sanat adını vermeyeceğim. Çağdaş edebiyatı dosdoğru tanımadan buna kalkışmak fazlasıyla cüret olur. Yazacağım ve bekleyeceğim okumak için daha çok vaktim olana dek bekleyeceğim.”
***
3 “Bu yüzden de solcularla konuşurken kapitalist ya da statükocu, muhafazakârlarla konuşurken solcu, erkeklerle konuşurken feminist, kadınlarla konuşurken kadın düşmanı, dindarlara tanrı tanımaz tanrı tanımazlara geri kafalı olarak görünüyorum. Gerçeğin bir yüzü var. Ya da gerçek diyebileceğimiz pek az şey var. Gerçekler uğruna direnmeyi anlıyorum. Ama fikirlerde direnme ve kendi fikrine bağlılık uğruna karşı fikirleri tümden yadsıma inanca, giderek bağnazlığa götürüyor işi.”
3 Aşk imiş her ne var âlemde
İlm bir kıyl u kâl imiş ancak Fuzuli
3 Aşk gelicek cümle eksikler biter Yunus Emre
9 “Uzun uzun düşündüm. Ne vardı böyle irkilecek? Sonra böyle irkilmelerin bende çok çok olduğunu ansıdım. Bir de Kafka’nın, Tanpınar’ın hikayesini ansıdım. Tanpınar’ın çocukken duyduğu ve hiç unutmadığı bir cümle vardır. Kadının biri, “Çimenlik de akşam çayını içiyor durdur,” der. Ben de bu, “Naciye Tanrı aşkına dur,” seslenişini kolayca unutamayacağımı sanıyorum.”
Asr-ı Saadet’ten 365 Güne: İyi ve temiz ye, şükret. Verilen nimeti hayırla yad eder dile getirirsen şükrünü eda etmiş olursun. (Buna bak sen, derin burası.)
Bugün de böyle olsun yazılmışlara sığınayım. Zaten bunca yazılmış şiir, öykü, roman, türkü varken biz niye yazıyoruz ki... Çağdaş edebiyatı dosdoğru tanımadan buna kalkışmak fazlasıyla cüret olur.
Oldu...
Nasıl istiyorsanız öyle olsun gün...
0 yorum:
Yorum Gönder