Bahçemdeki Korkuluk Nar Ağacıdır Erken Ölmüş İyi Giydirilmiş *
Öldüğümde kalanlarım “… kaybettik,” demesin.
Kaybolmadım ben.
Öldüm, yatacağım bir müddet, doğacağım.
Bir dünyada sonlanan bir başka dünyada** başlayacak. Kaybolmadım ben öldüm,
vefat ettim, ahirete irtihal*** ettim.
Siz kaybetmediniz, ben gittim.
** Güzel uyananlardan olayım, amin.
*** İntikal de etmedim zira bu canlı/bedenî bir taşınmadır. Bu dünyadan ruhum gitti başkaca her şey bu sonluluğa gömüldü, gömülecek.
Eh be Behiye yine duramadın di' mi he duramadım valla Mehmet parantezleri kaldır gerek yok bence dedi dayanamadım cânım parantez içlerine ziyan olmasınlar böyle yapayım ben de dedim güzel olmuş mu peki teşekkür ederim.
O değil de rehberimde artık bu dünyada olmayanların sayısı giderek artıyor. Bu hal beni pek hüzünlendiriyor. Bugün de bu satırları kalemime düşüren Rabia Abla'nın gidişi oldu. Nurlarda yatsın. âmin. Bazı gidişler beni derinden etkiliyor, dünyanın/yaşamanın sadece bir kimlik belgesi olduğunun**** altını çiziyor giden giderayak. Dilber Ay, Esra Türkekul, Gülümser Abla, Abdulmetin Hoca, Annem -şimdi annemi niye büyük yazdın, ne bileyim ben o gazla yazdım işte, idare et sen de biraz yav peki- yalnız listendeki yelpaze de dillere destan. Ah annem, canım annem. Çok özledim. 5 Aralık doğum günüydü. Yaşasa yetmiş sekiz olacaktı.
Şimdi böyle daldan dala yazıyorum, atlıyorum, zıplıyorum saçmalıyorum, bir Behiye ile Hünkâr bir Behiye'nin zihni, bir Hünkâr'ınki bir hepsi giriyor konuşuyor, yazıyor, en tepedeki olarak ben de adını akıtmaroman koymuş gidiyorum ve utanmadan da buralara saçıyorum ya bu yazıları... evet canım sonra... yok bi' şey nereye bağlayacağımı unuttum. Bu ara bu da çok oluyor, bir EEG mi çektirsem annemin demans teşhisi aldığı yaşa az kaldı ne olsa. Geçen gün namazdan selam vermeden kalktım galiba Allah seni inandırsın. Çok güzel, küçük, tarihi bir cami bulduk (bulmak deme ona istersen gördük de, doğru fiillerle anlat ne anlatacaksan), girdik, sevdik falan. İki rekat mescit ziyaret namazı. Nasıl mesudum. Çıktım, geriye doğru sardım zihnimi saadetimi içselleştireyim için. Aaa selam sahnesi yok.
Ay dedim; Mehmet, galiba ben selam vermeden çıktım namazdan. Bunuyor muyum?
Yok canım, zihnin çok dolu.
Ah o zihni ben...
Allahım sen selam vermeden bu hayattan çıkarma.
Âmin.
Ne diyordum, ölüm diyordun yok onu dedim, unutmak bir yara bağrımda kanıyor diyordun en son. Yok ondan önce yazdıklarımla ilgili bir şey diyordum.
Neyse, unuttum cicim. Daha bakarım ben bu unutmak bağrımda bir yara kanıyor, mevzularına.
Ah ya kırk yılda bir bölüntüsüz bir yazı yazayım dedim. Onu da bu gındıllek zihnim engelledi yine akıttı bambaşka yerlere beni.
Peki ya çalan çaldığının farkında mıdır?
Peki farkındaysa malını/emeğini çaldığı kişinin gözünün ta içine nasıl bakıyordur?
Kendi bunu bilincindeyken başkalarının da öğrenmesinden/anlamasından korkmuyor mudur?
Peki çalandan çalmak mübah mıdır, sayın kişi?
Oldu.
İyi günler.
**** Erdem Beyazıt Ölüm Risalesi şiiri
Canım Behiyem, uzaklardaki dostum. Biliyorsun gerçi ama, bir gün birbirimizden habersiz göçüp gidersek diye buraya da not düşeyim bak, pek çok seviyorum seni. Ne insanlar var selam vermekten, daha da güzeli almaktan, aciz, sen bir kez unutup selamsız çıkmışsın çok mu. Soru işaretleri de kaldırılsın bence apostriptoplara ek olarak ne dersin.
YanıtlaSilBalElifim sormak için sorulmayan sorularda kaldıralım bence de ama diğerleri kalsın senin için de uygunsa. Bazen lazım olabiliyor bazı fiillerin sonuna elli beş bin tane koyasım geliyor hatta. Peki sorularımın cevabını alabilir miyim üstadım?
Sil😂 taam kalsın hadi senin güzel harına. Nasıl da kolay ikna oldum he. Sorulara cevap kısmı hep meçhul galiba ya (bak bu da soru değil ama soru işareti lazım bence sonuna misal)
SilSelam vermeden çıkmanın telafisi var yeniden besmele çekip kılınır. Ya insanların selamsız sabahsız olanına ne diyelim Behiye Hanım. Hülya
YanıtlaSil